Europe.bg
  Начало - Парламент - Интерактивно - Радиопредавания
  НАВИГАЦИЯ
  My.Europe.bg
  Потребител:
  
  Парола:
  
  
Регистрация
Забравена парола
Какво е my.Europe.bg
 
  Информация
Карта на сайта
Контактна информация
Партньори
Медийни партньори
    Вестник Дневник
    Actualno.com
    Expert.bg
    Радио България
    Хоризонт
    Yvelines Radio
    RFI Romania
    Радио Fresh
    LovechToday.eu
    Toute l'Europe
    Селскостопански новини
Изтегли и инсталирай
Последната актуална информация на тази версия на Europe Gateway е от 25 април 2014.
Можете да достъпите новата версия от тук.

Парламент / Интерактивно / Радиопредавания

  • A+
  • A-
07-12-2008

Avrupa, küresel mali krize çözümler arıyor

Audio
Изисква JavaScript и Adobe Flash Player.
"Avrupa Parlamentosu ile işbirliği zamanı” adlı bilgilendirme köşemizde, dünya mali kriziyle ilgili değişik bakış açıları ve Avrupa ile Avrupa Birliği’nin bu zorluklar karşısında verdiği cevapları inceleyeceğiz.

“AB’nin Ekim ayı ortalarında Brüksel Zirvesi’nde küresel mali krize karşı somut önlemler alındı. Zirvenin, banka sistemine güvenin geri kazanılması gerektiğinin ifade edildiği AB liderler toplantısından sonra yapılması da kararlara ayrı bir önem kazandırdı. Uluslararası mali kurumlar mali krize karşı önlemlerini arttırırken, AB liderleri de mali krize karşı atılacak yeni adımları görüştü ve küresel krize karşı politikalarını koordine etmeleri kararı alındı.

Brüksel’de alınan kararlar bağlamında, hangi ülkeler tehdit altında, hangi ülkeler ise en büyük oranda korunacaktır?

“Açık Toplum” Enstitüsünden ekonomi analizatörü Georgi Angelov, Avrupa’da çok problemlerin toplandığını ve kısa vadede çözümün imkansız olduğunu vurguladı:

“Avrupa bu krize çok hazırlıksız yakalandı. Hükümetler, ekonomilerinin en parlak yıllarında bile bütçe fazlalığı ve borçlar yığdı ve şimdi fazla hareket mekanizmaları kalmadı. Bankalar ise, kötü günlere özel rezervler ayırmak yerine, asgari sermayeyle çalıştılar ve bu tedavülün çok yetersiz olduğu ortaya çıktı. Bu problem geçerliğini koruyor ve böylece müdahale olanklarını sınırlıyor.Aslında Avrupa son yılları Avrupa serbest ticaret ve ekonomi bölgesinin genişlemesi için kullanabilirdi. Bir yandan Avrupa dövizinin etkisi ve gücücü arttıracak, yatırımcılar için istikrarlı ve cazip hale getirecekti, öte yandan küçük ülkeler de krizden muhafaza edilecekti.
Avrupa’nın aldığı ömlemler yeterli mi? Daha neler yapılmalı?

“Önlemler, erimeyi ve finans sisteminde resesyonu durdurmak için yeterliydi, ancak onlar eski hata ve problemleri örtmek için yeterli değil. AB hala en dinamik ve rekabet gücü ekonomiler listesine girmiş değil. Dolayısıyla Avrupa kamu finansları ve devlet bütçeleri, bir de AB’nin kendi bütçesi büyüme motoru olmaya yetmiyor. Hatta çoğu kez onlar ekonomiye engel bile olabiliyor. Bu anlamda alınan tedbirler, reel ekonomiye uygun olmalı, bir yandan sistemi felaketten korurken, öte yandan gelişmesine de olanklar sağlamalıyız. Bu fundamental bir sorun. Avrupa ekonomi alanını genişletme politikası, paniğin daha kolay ve daha hızlı yok olmasına yardımcı olacaktır.
Georgi Angelov, İzlanda’yı örnek olarak gösterdi. “Küçük” milli parası olan, fakat “büyük” banka sistemine sahip bu ülke, krizle bai edemedi. Çğnkü İzlanda bankalarının Avrupa Merkez Bankasına erişimi yoktu. Banka sektörü o kadar büyüktü ki, onu kurtarmaya çalışırken, devlet iflas” etti.

Ekonomi uzmanı Angelov, bu senaryonun başka ülkelerde de meydana gelme riskinin bulunduğunu belirtti:

“İzlanda örneğine yakın banka sistemi olan ülkelerde böyle bir tehlike mevcut. İsveç, Danimarka, İsviçre gibi ülkelerin milli paralarını “küçük- düşük” döviz olarak niteleyebiliriz. Doğu Avrupa’da da bir çok devlet, milli para birimine sahip. İngiltere’nin para birimi değerli, ancak yine de avro veya dolar kadar yüksek değil. İsviçre, İrlanda ve bazı İskandinav ülekelerinde banka sistemi GSYH’yı sollayan oranda yüksektir. Şimdiki mali krizden de anlaşacağı üzere, avronun kullanım alanın genişlemesi hem AB, hem de ülkelerin kendileri için çok yararlı bir adım olacak. Avro’yu kabul etmek istemeyen devletler artık fikrini değiştirdi. Danimarka’da vatandaşların büyük bölümü avroyu para birimi olarak kabul etmekten yanadır. AB üyesi olmak ve avroyu kabul etmek istemeyen İzlanda bile böyle bir adım atmak istiyor. İsviçre ve İngiltere’de de bu tür gelişmeler beklenebilir.

Bulgaristan radyosu muhabirleri Sofya sokaklarında vatandaşlara “AB’nin mali krize karşın aldığı önlemerden memnun musunuz” sorusunu içeren bir anket yaptı.
59 yaşında sosyolog Veselin Fezliyski’ye göre, AB ciddi tedbirler alıyor, onların ne kadar uygun olup, olmadığını ise, zaman gösterecek.

“Herkes Doğu Avrupa ülkelerinin muhtemelen tehdit altında olduğunu söylüyor. Para kurulu olan ve bankalarda kazanç payının yüksek olduğu belrtilen Bulgaristan’da ise, korkuya gerek yok denilebilir. Avrupa bankalarının desteklenmesi, hatta neredyse devletin eline geçmeleri, finans sektöründe darbenin büyüklüğünğ ve negatif sonuöların büyük olacağını gösteriyor. Bu kriz, üretimde daralma, işsizliği arttırma ve yeni ekonomi erimeye yol açma gibi neticeleri beraberinde taşıyacak.Bu kriz Avrupa Birliği’nin temel taşlarını da etkileyecek, onları da olumsuz zedeleyecektir. Avrupa Anayasası çıkmazı, Lizbon Anlaşması ile ilgili bazı çelişki ve anlaşmazlıklar buna bir örnek. AB içindeki değişik ülkeler, değişik tavırlar izlemekte. Mali krizn genişlemesiyle, ortak tavır ve varılan anlaşmaları bile sokmaza götürebilir. Kriz gelse de, bizi bu denli olumsuz etkileyeceğini sanmıyorum, çünkü yoksul, fakir halk her zaman en az etkilenen kesimdir ekonomik krizlerden.

Boryana Dimitrova 45 yaşında iktisat mezunu. Şimdilik aile bütçesinde bir daralma hissetmiyor, bankalarda mevduatları olmadığını söylüyor. AB’nin aldığı tedbirlere gelince Boryana, mali krizin Bulgaritan’ı nasıl etkileyeceğini bilmediğini belirtiyor. Acaba kendini rahat ve güvende hissediyor mu?
 
“Şimdilik rahatım. Olup bitenleri fazla hissetmiyoruz hala. Bulgaristan’ın bu krizden etkilenmeyeceği iddia ediliyordu, ama bence bu resesyon bizi es geçmez. İşten çıkartmalar olacak, iflas eden firmalar çoğalacak, inşaat sektöründe ve emlak piyasasında daralma yaşanacak”.

38 yaşındaki kuaför Rositsa Tsenkova, Bulgaristan’ın zaten son yıllarda hep krizde olduğunu, büyük sanayi ve üretimi olmayan küçük bir devlet olarak, küresel mali krizden çok etkilenmeyeceğimiz görüşünde.
 
“ Bütün basın yayında krizin bizi Mart ayında vuracağı ve neredyse her hanede felakete yol açacağı iddia ediliyor. Bu haberlerin yayılması, insanların huzurunu bozuyor, rahat yaşamı olumsuz etkiliyor. Şahsen ben bu krizden ötürü ne çok tedirgin, ne de çok rahatım. Küçük bir ülke olan Bulgairstan, her zaman birilerinin alacağı kararlara bağımlıdır. AB’nin büyük devletlerinde negatif olaylar çoğalıyor- işten öıkartmalar, iflaslar, sokakta kalan insanlar... Ben kuaförüm ve çalıştığım alanda şimdilik bir değişiklik görmüyorum, sonuçta saç kesimi herkesin cebine göre bir hizmettir”.

Bu program Bulgaristan Radyosu, RFİ- Romanya ve Fransa’nın İvlin Radyosu tarafından yayınlanıyor. Program, Avrupa Enstitüsü ve Avrupa parlamentosu’nun “İletişim” Genel Müdürlüğü’nün finansal desteğiyle hazırlanıyor. Sorlarınız, görüşleriniz ve yorumlarınızı info@europe.bg adresine bekliyoruz. Daha ayrıntılı bilgi için http: parliament@europe.bg sitesinde bulabilirsiniz.

Yazı: T. Harizanova, M. Pelovska, V. Nikolova
Türkçesi: Sevda Dükkancı


Интерактивно
Радиопредавания
Видео
Аудио


 
Заедно
Предстоящо
 
 
 
    Още 
Анализи
 
 
 
    Още 
Предстоящо
 
 
 
    Още 
Предстоящо
 
 
 
    Още 
Интервюта
 
 
 
    Още 
Фондовете за България
 
 
 
    Още 
Основни документи
 
 
 
    Още 
Най-новото в europe.bg
 
 
 
    Още 
Тема на месеца
 
 
 
    Още 
Интернет магазин
 
    Още 

Проект на Европейския институт | Център за модернизиране на политики | Институт за европейски политики |
| Общи условия на портал Европа | Copyrights © 2003-2007 Europe.bg |
Информационната система е реализирана с финансовата подкрепа на ОСИ и ФОО - София
Страницата е съ-финансирана от Европейската Комисия. Информацията, публикувана в тази интернет страница, не представя по никакъв начин мнението или позицията на Европейската комисия.